Bipolar Bozukluğun Gidişatı
- Suadiye Psikoterapi

- 5 Eki
- 3 dakikada okunur

Bipolar bozukluk, dönemsel olarak yaşanan manik ve depresif ataklarla seyreden, bireyin duygu durumunu, düşünce biçimini ve davranışlarını köklü şekilde etkileyen bir ruhsal bozukluktur. Hastalık çoğu zaman ergenlik sonrası dönemde ya da genç erişkinlikte başlar. Özellikle 20’li yaşların başı ilk belirtilerin en sık görüldüğü dönemdir. Buna rağmen bazı olgularda çocukluk çağında ya da ileri yaşlarda da başlangıç görülebilir. Erken yaşta başlayan olgular genellikle daha ağır seyir gösterir, sık tekrarlayan ataklarla ilerler ve eşlik eden başka psikiyatrik bozuklukların görülme olasılığı artar.
Bipolar bozukluk hem kadınlarda hem de erkeklerde benzer oranlarda izlenir. Ancak tablo her iki cinsiyette farklı klinik özellikler sergileyebilir. Erkeklerde manik dönemler daha sık ve daha belirgin şekilde ortaya çıkarken, kadınlarda depresif atakların ağırlığı ön plandadır. Kadınlar ayrıca doğum sonrası dönemde, yani puerperal evrede, yeni bir epizod yaşama açısından oldukça riskli bir gruptur. Doğumdan sonraki ilk dört hafta içerisinde depresif ya da manik belirtilerin başlaması, hastalığın gidişatını olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle lohusalık dönemi, hem kadın hem de aile için daha dikkatli gözlem gerektirir.
Bipolar bozukluğun başlangıç şekilleri kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bazı bireylerde doğrudan bir manik epizodla hastalık kendini gösterirken, bazılarında birkaç depresif atak sonrasında mani tablosu gelişir. Uykusuzluk ya da psikomotor ajitasyon gibi belirtilerin birkaç hafta içinde mani ile sonuçlanması da sık rastlanan bir tablodur. Psikotik özellikler de zaman zaman tabloya eşlik ederek hastalığın tanısını ve gidişatını zorlaştırabilir. Özellikle karma epizodlar, yani hem manik hem de depresif belirtilerin bir arada bulunduğu dönemler, hastalık seyrini daha yıpratıcı hale getirir.
Araştırmalar, bipolar bozukluğun yaşam boyu görülme oranının %0.4 ile %1.6 arasında değiştiğini, fakat tüm bipolar spektrum dâhil edildiğinde bu oranın %7’ye kadar yükselebildiğini göstermektedir. Ortalama başlangıç yaşı erkeklerde 18, kadınlarda ise 20 civarındadır. Hastaların önemli bir kısmında ilk epizod 21 yaşından önce görülür. Bu da ergenlikten erken erişkinliğe geçişin, hastalığın başlaması açısından kritik bir dönem olduğunu düşündürmektedir.

Aile öyküsü, bipolar bozukluğun en güçlü risk faktörlerinden biridir. Birinci derece akrabalarında bipolar bozukluk olan kişilerde risk belirgin şekilde yükselir. Hem anne hem babada bu tanı varsa çocukta hastalığın ortaya çıkma olasılığı %75’e kadar çıkabilmektedir. Bunun dışında düşük sosyoekonomik koşullar, boşanma, yalnız yaşama gibi çevresel faktörler de hastalığın başlamasında önemli rol oynar. Bu durum yalnızca genetik yatkınlık değil, aynı zamanda stres faktörlerinin de belirleyici olduğunu göstermektedir.
Cinsiyete özgü farklılıklar yalnızca belirtilerde değil, hastalığın seyrinde de ortaya çıkar. Kadınlarda depresif dönemler daha uzun sürerken, erkeklerde manik epizodlar daha belirgindir. Hızlı döngülü gidiş, yani bir yıl içinde dört ya da daha fazla atak yaşanması, kadınlarda daha sık gözlenir. Ayrıca kadınlarda mevsimsel özellik taşıyan epizodların görülme ihtimali de yüksektir. Premenstrüel dönem, depresif belirtilerin ağırlaşmasına neden olabilir. Erkeklerde ise alkol ya da madde kullanımıyla birlikte ilk epizodun ortaya çıkması daha yaygındır.
Bipolar bozukluk yalnızca bireyin duygu durumunu etkilemekle kalmaz, yaşamın pek çok alanını sarsar. Sosyal ilişkiler, iş hayatı ve aile içi dinamikler bu dönemlerden doğrudan etkilenir. Tedavi edilmediğinde işlevsellikte belirgin kayıplara yol açabilir. Bununla birlikte uygun tedavi yaklaşımlarıyla atakların sıklığı ve şiddeti azaltılabilir. İlaç tedavisi ve psikoterapinin birlikte kullanılması, hem belirtileri hafifletir hem de kişinin yaşam kalitesini yükseltir. Özellikle erken tanı, tedavi sürecinde kritik bir avantaj sağlar.
Sonuç olarak bipolar bozukluk, hem genetik hem de çevresel etkenlerin bir arada rol oynadığı karmaşık bir ruhsal hastalıktır. Erken yaşta başlayan olgular, doğum sonrası dönemde kadınlarda görülen epizodlar ve aile öyküsünün varlığı, hastalığın gidişatını etkileyen önemli faktörlerdir. Bu nedenle hem bireylerin hem de yakınlarının belirtileri erken fark etmesi ve profesyonel destek araması, uzun vadeli iyileşme için büyük önem taşır.
Suadiye Psikoterapi | Bağdat Caddesi
Bağdat Caddesi’nde yer alan Suadiye Psikoterapi, alanında uzman ekibiyle danışanlarına profesyonel ruh sağlığı hizmeti sunmaktadır. Merkezimizde, Psikiyatrist Dr. Turan Çetin ve Klinik Psikolog Beste Bektaş, bilimsel temellere dayalı terapi ve danışmanlık yaklaşımlarıyla hizmet vermektedir.
Psikoterapi, psikiyatri desteği ve bütüncül ruh sağlığı çözümleri için bizimle iletişime geçebilir, güvenli bir terapi süreci için randevu alabilirsiniz.



Yorumlar