EMDR Terapisi ile Bilişsel-Duygusal Yeniden İşleme

EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing – Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) terapisi, travmatik anıların beyinde işlenmeden kalan bileşenlerini yeniden düzenlemeyi hedefleyen nörobilim temelli bir psikoterapi yöntemidir. Bu yaklaşım, beynin doğal bilgi işleme sistemini yeniden aktive ederek “Ben güçsüzüm”, “Ben değersizim” ya da “Ben güvende değilim” gibi negatif inançların, daha işlevsel ve gerçekçi bilişlere dönüşmesini sağlar.

Travmatik ya da yüksek stres içeren olaylar sırasında beyin, bilgiyi bütüncül biçimde işleyemez. Amigdala aşırı uyarıldığında, hipokampus olayın bağlamsal yönünü düzenleyemez ve deneyim zamanda donmuş bir biçimde bellekte kalır. Bu süreç, olayla ilişkili olumsuz inançların kalıcı hale gelmesine neden olur.

Bu bilişler yalnızca düşünsel düzeyde değil; bedensel ve duygusal sistemlerde de iz bırakır. Kişi, benzer durumlarla karşılaştığında, prefrontal korteksin yani mantıksal değerlendirme alanı devre dışı kalmasıyla geçmiş tehdidi şimdiki an gibi algılar.

EMDR terapisi sırasında uygulanan göz hareketleri, dokunsal ya da işitsel uyarılar çift yönlü uyarım, beynin sağ ve sol hemisferleri arasındaki iletişimi senkronize eder. Bu senkronizasyon, amigdalanın aşırı aktivasyonunu azaltırken, hipokampusun ve prefrontal korteksin yeniden devreye girmesini sağlar.

Bu nörolojik yeniden bütünleşme sonucunda, anı artık bir tehdit olarak değil, geçmişte yaşanmış bir olay olarak kodlanır. Olayla ilişkili olumsuz inanç, daha gerçekçi ve işlevsel bir bilişle yer değiştirir.Bu süreçte birey, geçmişte “Ben güçsüzüm” ya da “Ben değersizim” şeklinde oluşmuş bilişleri yeniden değerlendirir. Beyin, olayın yaşandığı bağlamı ve mevcut güvenli koşulları birlikte işlediğinde, bu inançlar daha gerçekçi biçimlere dönüşür. Kişi artık “O anda savunma kaynaklarım sınırlıydı ama şu anda güvendeyim” ya da “Yaşadıklarım değerimi belirlemez, ben değerliyim” diyebilmeye başlar. Bu değişim yalnızca sözel düzeyde değil; duygusal ve nörofizyolojik düzeyde de kalıcı bir yeniden yapılanmayı temsil eder..”

EMDR yalnızca bilişsel düzeyde değil, duygusal ve somatik düzeyde de etkilidir. Travmatik anıya eşlik eden kas gerginliği, kalp atım hızında artış, nefes darlığı gibi fizyolojik tepkiler yeniden işleme süreciyle birlikte azalmaya başlar. Sinir sistemi, özellikle vagus siniri aracılığıyla yeniden regüle olur. Kişi aynı olayı düşündüğünde artık yoğun duygusal tepkiler yaşamaz. Bu, anının duygusal yoğunluk içeriğinin azaldığı anlamına gelir.

EMDR terapisi sonunda, olumsuz bilişlerin yerine geçen yeni inançlar artık yalnızca bilişsel düzeyde değil, duygusal düzeyde de içselleştirilebilir.. Bu bütünleşme sürecinde kişi, geçmiş deneyim artık kimlik tanımının bir parçası olmaktan çıkarıp olayın anlamını yeniden yapılandırabilir.

Bu durum, beynin nöroplastisite kapasitesiyle açıklanır: nöronal bağlantılar yeniden düzenlenerek ve duygusal bellekte yeni, daha uyumlu ağlar oluşturulabilir.

EMDR terapisi, travmatik anıların bilişsel, duygusal ve bedensel bileşenlerini eş zamanlı olarak hedefleyen bütüncül bir yaklaşımdır. Olumsuz inançların yerini daha gerçekçi bilişlerin alması, yalnızca psikolojik bir rahatlama değil; aynı zamanda nörobiyolojik bir yeniden yapılanma sürecidir. Bu nedenle EMDR, psikoterapötik değişimi sinir sistemi düzeyinde destekleyen en kanıta dayalı yöntemlerden biri olarak kabul edilir.

Suadiye Psikoterapi | Bağdat Caddesi

Bağdat Caddesi’nde yer alan Suadiye Psikoterapi, alanında uzman ekibiyle danışanlarına profesyonel ruh sağlığı hizmeti sunmaktadır. Merkezimizde, Psikiyatrist Dr. Turan Çetin ve Klinik Psikolog Beste Bektaş, bilimsel temellere dayalı terapi ve danışmanlık yaklaşımlarıyla hizmet vermektedir.

Psikoterapi, psikiyatri desteği ve bütüncül ruh sağlığı çözümleri için bizimle iletişime geçebilir, güvenli bir terapi süreci için randevu alabilirsiniz.