top of page

Sirkadiyen Saat: Biyolojik Ritmin Nörobiyolojik Temelleri

  • Yazarın fotoğrafı: Suadiye Psikoterapi
    Suadiye Psikoterapi
  • 26 Eki
  • 4 dakikada okunur
ree

İnsan organizması, dış çevredeki düzenli ışık-karanlık döngülerine uyum sağlayacak şekilde evrimleşmiştir. Bu uyumun merkezinde sirkadiyen saat yer alır. Yaklaşık 24 saatlik döngülerle çalışan bu sistem, uyku-uyanıklık düzeni, hormon salınımı, vücut ısısı, metabolik süreçler ve bilişsel performans gibi birçok temel fizyolojik işlevi düzenler. Bu içsel zamanlayıcı, çevresel ışık sinyalleriyle yeniden ayarlanarak biyolojik ritimlerin dış dünyayla senkronizasyonunu sağlar.


Işık Sinyali ve Sirkadiyen Saatin Ayarlanması

İnsanlarda sirkadiyen sistemin en önemli zamanlayıcısı ışıktır. Gözlerden gelen ışık sinyalleri, hipotalamusta yer alan suprachiasmatic nucleus (SCN) adlı merkez tarafından algılanır. SCN, çevresel gün uzunluğuna ve ışık yoğunluğuna duyarlıdır. Bu duyarlılık sayesinde sirkadiyen ritim, her gün yeniden kalibre edilir. Gün doğumu sırasında artan ışık düzeyi, SCN üzerinden epifiz bezine ulaşarak melatonin salgısının baskılanmasına yol açar; bu da organizmayı uyanıklık durumuna hazırlar.


Işığa verilen bu sirkadiyen yanıt, görsel sistemin tepkisinden farklıdır. Görme sistemi, ani ışık değişimlerine milisaniyeler düzeyinde tepki verirken, sirkadiyen sistem daha uzun süreli ve sürekli ışık maruziyetine ihtiyaç duyar. Bu nedenle sabah saatlerinde doğal gün ışığına maruz kalmak, sirkadiyen ritmin doğru şekilde yeniden ayarlanması açısından kritik öneme sahiptir.


Sirkadiyen ve Görsel Sistem Arasındaki Temel Farklar

Görme sistemi ile sirkadiyen sistem, aynı fiziksel uyaran olan ışığa farklı duyarlılık profilleriyle tepki verir. Görme sistemi kısa süreli, yüksek yoğunluklu ışık değişimlerine yüksek zaman çözünürlüğüyle yanıt verir. Bu durum hareket algısı, renk ayrımı ve çevresel farkındalık için gereklidir. Sirkadiyen sistem ise ışığın parlaklık düzeyine ve maruziyet süresine karşı daha yavaş fakat kalıcı bir yanıt üretir.


Bu fark, görme sisteminin fotik sinyalleri “anlık olarak çözümleyen” bir sistem olmasına karşın, sirkadiyen sistemin bu sinyalleri “zamanla biriktiren” bir sistem olmasından kaynaklanır. Yapılan deneysel çalışmalarda, görsel sistemin çok kısa süreli flaşlara dahi tepki verdiği; oysa sirkadiyen sistemin aktivasyonu için daha uzun süreli ve yüksek yoğunluklu ışık uyarılarına ihtiyaç duyduğu gösterilmiştir. Bu nedenle gece boyunca ekrana bakmak görsel olarak güçlü bir uyarım yaratır ama sirkadiyen sistemin ritmini kalıcı biçimde etkilemesi ancak uzun süreli maruziyetle olur.


Fotoreseptörler, Melatonin ve Işık Duyarlılığı

Sirkadiyen sistemin ışığa duyarlılığı, retinada yer alan intrinsik olarak fotosensitif retinal ganglion hücreleri (ipRGC) aracılığıyla sağlanır. Bu hücreler, melanopsin pigmenti sayesinde özellikle mavi dalga boyundaki ışığa duyarlıdır. Görme sisteminden farklı olarak bu hücreler, görsel algı üretmez; doğrudan SCN’ye sinyal göndererek biyolojik saati gün ışığıyla senkronize eder.


Işığa maruz kalmak, özellikle kısa dalga boyundaki mavi ışık, melatonin salgısını baskılar. Melatonin gece saatlerinde yükselir, gündüz ise baskılanır. Bu hormonun baskılanma zamanlaması, sirkadiyen saatin çevresel ışık döngüsüne göre yeniden ayarlanmasında belirleyici bir faktördür. Bu nedenle parlak ekranlara veya yapay ışıklara gece saatlerinde uzun süreli maruziyet, biyolojik saatin sapmasına neden olabilir.


Duyusal Parametrelerde Farklılık

Görme ve sirkadiyen sistemlerin fotik uyarana duyarlılığı yalnızca zaman değil, duyusal eşik düzeyi açısından da farklıdır. Görme sistemi daha düşük ışık düzeylerinde aktive olurken, sirkadiyen sistemin aktivasyonu için daha yüksek parlaklık gereklidir. Bu farklılık, görme sisteminin daha geniş bir dinamik aralıkta çalışmasına, sirkadiyen sistemin ise yalnızca belirli ışık düzeylerinin üzerinde etkili olmasına neden olur.


Örneğin, görsel algı çok düşük ışık yoğunluklarında bile mümkündür. Buna karşılık sirkadiyen sistemin yeniden ayarlanabilmesi için yaklaşık 140 log ünitesi düzeyinde ışık gereksinimi bulunduğu bildirilmiştir. Bu eşik farkı, insan organizmasının hem çevresel farkındalığı (görme sistemi) hem de fizyolojik ritmi (sirkadiyen sistem) ışığa dayalı fakat farklı mekanizmalarla düzenlediğini göstermektedir.


Fotik Uyarımın Süre ve Mekânsal Özellikleri

Görme sistemi zamansal ve mekânsal çözünürlük açısından yüksek performans gösterirken, sirkadiyen sistem düşük çözünürlükte ancak yüksek stabiliteyle çalışır. Görme, çevredeki hareketleri ve parlaklık değişimlerini hızlı bir şekilde algılamak için evrimleşmiştir. Buna karşın sirkadiyen sistem, yalnızca uzun süreli ve kararlı ışık sinyallerine yanıt verir; geçici ve kısa süreli ışık dalgalanmaları ritmin yeniden ayarlanmasında etkili olmaz. Bu durum, sirkadiyen sistemin çevresel koşullara karşı daha filtrelenmiş ve yavaş bir adaptasyon stratejisi geliştirdiğini gösterir.


Görme Kaybı Olan Bireylerde Sirkadiyen Ritim

Görme yetisini tamamen kaybetmiş bireylerde dahi sirkadiyen ritmin devam edebilmesi, bu sistemin görsel algıdan bağımsız çalıştığını kanıtlamaktadır. Bu bireylerde retinadaki ipRGC hücreleri sağlam kaldığı sürece melatonin salınımı çevresel ışıkla senkronize olmaya devam eder. Buna karşın bu hücrelerin de devre dışı kaldığı durumlarda, sirkadiyen ritim serbest koşullu hale gelir ve dış uyaranlardan bağımsız bir şekilde içsel döngüsünü sürdürür. Bu durum klinik olarak “non-24-hour sleep-wake disorder” olarak adlandırılır.


Modern Işık Ortamı ve Biyolojik Saatin Bozulması

Modern yaşam koşullarında bireyler doğal ışık döngüsünden giderek uzaklaşmaktadır. Gündüz saatlerinde yeterli gün ışığına maruz kalmamak, akşam saatlerinde ise yapay ışığa maruziyetin artması, sirkadiyen ritmin dengesini bozabilir. Bu durum yalnızca uyku sorunlarına değil, aynı zamanda duygudurum bozuklukları, metabolik dengesizlikler ve bilişsel performans düşüklüğü gibi sonuçlara da yol açabilir.


Klinik çalışmalar, sabah saatlerinde doğal gün ışığına maruz kalmanın sirkadiyen ritmin stabilitesini artırdığını ve melatonin döngüsünü düzenlediğini göstermektedir. Benzer şekilde, akşam saatlerinde yapay ışık kaynaklarının azaltılması ya da mavi ışık filtrelerinin kullanılması, biyolojik saatin korunmasına yardımcı olur.


Sirkadiyen sistem, ışıkla senkronize çalışan hassas bir biyolojik zamanlayıcıdır. Görme sistemiyle etkileşimi olsa da farklı fizyolojik mekanizmalar üzerinden işler. Görme sistemi çevresel uyaranlara hızlı yanıt verirken, sirkadiyen sistem bu uyaranları zaman içinde biriktirerek kalıcı fizyolojik ritimleri düzenler. Bu nedenle çevresel ışığın bilinçli kullanımı, sağlıklı uyku düzeninden ruhsal dengeye kadar birçok biyolojik süreci olumlu yönde etkileyebilir.


Suadiye Psikoterapi | Bağdat Caddesi

Bağdat Caddesi’nde yer alan Suadiye Psikoterapi, alanında uzman ekibiyle danışanlarına profesyonel ruh sağlığı hizmeti sunmaktadır. Merkezimizde, Psikiyatrist Dr. Turan Çetin ve Klinik Psikolog Beste Bektaş, bilimsel temellere dayalı terapi ve danışmanlık yaklaşımlarıyla hizmet vermektedir.


Psikoterapi, psikiyatri desteği ve bütüncül ruh sağlığı çözümleri için bizimle iletişime geçebilir, güvenli bir terapi süreci için randevu alabilirsiniz.

 
 
 

Yorumlar


Yeşil yapraklı bitki, beyaz zemin üzerinde, bitki detayları ve Ana Sayfa

İletişim

- Adres

Suadiye Mahallesi, Bağdat Caddesi, Vapuryolu Sokak, No:2/1,
Tunç Apt. Kadıköy / İstanbul

- Telefon

Psikiyatrist Dr. Turan Çetin - 0530 500 97 40

Klinik Psikolog Beste Bektaş - 0534 260 23 25

bottom of page