top of page

Uyku Bozuklukları

Sağlıklı Uyku

 

20.    yüzyılın ortalarına kadar uyku, pasif bir süreç olarak görülmekteydi. Uyanıklık hali merkezi sinir sisteminin aktif uyarılmışlığıyla ilişkilendirilirken, uyku yalnızca bu uyarılmanın sona ermesiyle meydana gelen edilgen bir durum olarak değerlendiriliyordu. Ancak yapılan araştırmalar, uykunun bağımsız bir süreç olduğunu ve beyin içinde meydana gelen birtakım değişimlerle belirlenen beş farklı evreden oluştuğunu göstermiştir. Bu evrelerden biri REM (Rapid Eye Movement – Hızlı Göz Hareketleri), diğer dördü ise NREM (Non-Rapid Eye Movement) uykusu olarak adlandırılır. NREM uykusu kendi içinde dört aşamaya ayrılmaktadır.

 

Bir uyku döngüsü yaklaşık 90 ila 120 dakika arasında sürmekte ve REM ile NREM evrelerinden oluşmaktadır. Sağlıklı bireylerde genellikle gece boyunca 4 ila 6 uyku döngüsü gerçekleşir. Uykuya daldıktan 90 ila 120 dakika sonra ilk REM uykusu başlar. Gecenin erken saatlerinde delta uykusu olarak bilinen derin uyku evreleri daha baskınken, REM süresi kısadır. Gece ilerledikçe, delta uykusu azalırken REM süresi giderek artar.

 

Uyanıklık sırasında beyinde alfa dalgaları (8-13 Hz) baskın olarak gözlenir ve farklı frekanslardaki düzensiz aktivitelerle birlikte görülür. Gözler açıkken alfa dalgaları daha az, gözler kapandığında ise daha belirgin hale gelir. NREM uykusu, toplam uykunun %75-80’ini oluşturmaktadır. Uykunun ilk aşaması (1. evre), uyanıklıktan uykuya geçiş sürecini kapsar ve toplam uykunun yaklaşık %3-5’ini oluşturur. REM uykusu ise düşük genlikli, karmaşık frekansta EEG (elektroensefalografi) aktiviteleriyle karakterizedir. Bu evrede zaman zaman hızlı göz hareketleri meydana gelir ve iskelet kasları tamamen gevşer (atoni).

 

Yaşa Göre Uyku Değişimleri

 

Anne karnındaki 20. haftadan itibaren embriyonun ritmik motor aktiviteleri başladığı gözlenmiştir. 28-32. haftalar arasında ise uyku-uyanıklık döngüsü düzenlenmeye başlar ve ilk REM ile inaktif dönemler fark edilebilir hale gelir. Doğuma yaklaşıldıkça, REM ve NREM uykusu daha net bir şekilde ayrışır.

 

Yeni doğmuş bir bebek günde yaklaşık 16 saat uyur ve uykusu genellikle REM evresi ile başlar. Bu dönemde REM uykusu toplam uyku süresinin %50’sini oluşturur. Bebek büyüdükçe REM oranı azalır, 3 ila 12 ay arasında %30 seviyelerine düşer. 6 ila 12 ay arasında ise NREM uykusunun farklı evreleri elektrofizyolojik olarak ayrışmaya başlar.

 

Bir yaşındaki bir çocuk genellikle gecede 12-13 saat uyurken, gün içinde toplam 2 ila 2.5 saatlik bir gündüz uykusu yapar. 2-3 yaş arasında sabah uykusu ortadan kalkarken, öğleden sonra yapılan uyku genellikle 4-5 yaşına kadar devam eder. Çocukluk dönemi boyunca toplam uyku süresi ve REM uykusu azalırken, derin uyku olarak bilinen delta uykusu (NREM 3. ve 4. evreler) artış gösterir.

 

Ergenlik döneminde toplam uyku süresinde bir azalma olduğu bilimsel araştırmalarla gösterilmiştir. Kadınların uykularında, erkeklere kıyasla daha fazla delta ve REM uykusu olduğu gözlemlenmiştir. Yaşlı bireylerde ise toplam uyku süresi önemli ölçüde değişmese de, delta ve REM uykusunun belirgin şekilde azaldığı saptanmıştır. Bu değişim, beyindeki sinaptik bağlantılardaki azalmayla ilişkilendirilmekte ve yaşlı bireylerin uykuda yeterince dinlenememelerinin temel nedenlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

 

Uyku Hijyeni

 

Uykunun sağlıklı bir yaşam için ne kadar önemli olduğu anlaşıldıkça, uyku kalitesini etkileyen faktörler de daha fazla araştırılmış ve “uyku hijyeni” kavramı öne çıkmıştır. Uyku hijyeninin sağlanması için önerilen başlıca yöntemler şunlardır:

•Sabah uyanınca yataktan çıkılmalı. Uyanıklık halinde yatakta kalmak dinlendirici olmadığı gibi, beynin uyku ritmini de bozabilmektedir.

•Her sabah aynı saatte kalkılmalı. Sirkadiyen ritmi düzenlemek için tutarlı bir uyku düzeni sağlanmalıdır.

•Gündüzleri uyumaktan kaçınılmalı. Gün içinde uyumak gece uykusunun süresini ve kalitesini olumsuz etkileyebilir.

•Düzenli egzersiz yapılmalı. Ancak gece saatlerinde aşırı fiziksel aktiviteden kaçınılmalı, çünkü bu durum uykuyu geciktirebilir.

•Yatak odası sessiz, loş ve serin olmalı. Gürültü, parlak ışık ve sıcak ortam uyku kalitesini bozabilir.

•Yatak odası yalnızca uyumak için kullanılmalı. Çalışma, televizyon izleme gibi aktiviteler uyku ortamında yapılmamalıdır.

•Yatmadan önce ağır yemeklerden kaçınılmalı. Gece geç saatlerde yemek yemek, sindirim sisteminin çalışmasını artırarak uykuya geçişi zorlaştırabilir.

•Kafeinli, alkollü ve gazlı içeceklerden kaçınılmalı. Kafein ve alkol, uykuya dalmayı zorlaştırabilir ve uyku kalitesini bozabilir.

•Uyumaya çalışmaktan kaçınılmalı. Uyuyamıyorsanız, kendinizi zorlamak yerine başka bir odada sakin bir etkinlikle ilgilenip sonra yatağa dönmek daha faydalıdır.

•Uyku öncesi gevşeme ritüelleri uygulanmalı. Ilık bir duş almak veya bitki çayları içmek, gevşemeyi sağlayarak uykuya geçişi kolaylaştırabilir.

 

Bu önlemler, uyku düzeninin sağlanmasına ve uyku kalitesinin artırılmasına yardımcı olmaktadır.

 

Uykunun Biyolojik İşlevleri

 

Delta uykusu sırasında vücutta vejetatif işlevler yavaşlar, bu süreçte bedensel dinlenme ve yeniden düzenleme sağlanır. Bu evrede kalp ritmi düşer, solunum yavaşlar, vücut ısısı azalır ve metabolik aktiviteler minimum seviyeye iner. Memelilerde uyku, vücudun enerji tasarrufu yapmasını sağlayan temel bir restorasyon sürecidir. Özellikle delta uykusunda, vücut ısısının düşmesi enerji tüketimini azaltarak tasarruf sağlar. Bunun yanı sıra, büyüme hormonu salgısında belirgin bir artış meydana gelir ve bu süreç protein sentezini artırarak dokuların onarılmasını ve yenilenmesini destekler. Bu nedenle delta uykusu, “anabolik dönem” (yapım süreci) olarak da adlandırılır ve vücudun fiziksel olarak toparlanmasına katkıda bulunur.

 

Uyku Bozukluklarının Sınıflandırılması

 

Uyku bozuklukları farklı kategoriler altında incelenebilir:

 

İnsomnia (Uykusuzluk) Bozuklukları

    •    Uyku sorunlarıyla ilişkili akut insomnia

    •    Psikofizyolojik insomnia

    •    Paradoksal insomnia

    •    İdiopatik (nedeni bilinmeyen) insomnia

    •    Ruhsal bozukluklarla ilişkili insomnia

    •    Uyku hijyeninin yetersizliği

    •    Çocukluk çağında davranışsal insomnia

    •    Madde kullanımına veya tıbbi durumlara bağlı insomnia

    •    Organik veya organik olmayan insomnia

 

Uyku ile İlişkili Solunum Bozuklukları

    •    Santral uyku apne sendromu

    •    Primer santral uyku apnesi

    •    Cheyne-Stokes solunumu ile ilişkili uyku apnesi

    •    Yüksek rakımlarda ortaya çıkan periyodik solunum apnesi

    •    Bebeklerde görülen santral uyku apnesi

    •    Obstrüktif (tıkayıcı) uyku apnesi

    •    Hipoventilasyon sendromları

    •    Konjenital santral alveolar hipoventilasyon

    •    Tıbbi durumlara bağlı hipoventilasyon

    •    Parankimal veya vasküler akciğer hastalıklarına bağlı hipoventilasyon

    •    Alt solunum yolu tıkanıklığına bağlı hipoventilasyon

 

Santral Kaynaklı Hipersomnialar (Aşırı Uyku Eğilimi)

    •    Katapleksi eşlik eden/etmeyen narkolepsi

    •    Tıbbi duruma bağlı narkolepsi

    •    Tekrarlayan hipersomnialar

    •    Kleine-Levin Sendromu

    •    Menstruasyon ile ilişkili hipersomnia

    •    Uzun süre uyumayla ilişkili olan/olmayan hipersomnia

    •    Davranışsal kaynaklı yetersiz uyku sendromu

    •    Madde kullanımına/tıbbi duruma bağlı hipersomnia

    •    Organik veya organik olmayan hipersomnia

 

Parasomnialar (Uyku Sırasında İstenmeyen Davranışlar ve Deneyimler)

    •    Uyarılmışlık ile ilişkili bozukluklar

    •    Konfüzyonel uyanmalar

    •    Uyku terörü

    •    REM uykusu ile ilişkili parasomnialar

    •    REM uykusu davranış bozukluğu

    •    Yineleyici izole uyku paralizisi

    •    Kabus bozukluğu

    •    Diğer parasomnialar

    •    Uykuda enürezis (altını ıslatma)

    •    Uyku ile ilişkili inleme

    •    Uykuda başa vurma

    •    Uyku sırasında halüsinasyonlar

    •    Uyku ile ilişkili yeme sendromu

    •    Madde kullanımı veya tıbbi durumlara bağlı parasomnialar

 

Uyku ile İlişkili Hareket Bozuklukları

    •    Huzursuz bacak sendromu

    •    Uyku sırasında bacak krampları

    •    Uykuya bağlı ritmik hareket bozukluğu

 

İzole Uyku Semptomları

    •    Uzun uyuyanlar/kısa uyuyanlar

    •    Horlama

    •    Uykuda konuşma

    •    Uykuda ani sıçramalar (jerkler)

    •    Çocuklarda görülen benign miyoklonus

 

 

İnsomnia (Uykusuzluk Bozukluğu)

 

İnsomnia, uykuya dalma, uykuyu sürdürme veya sabah erken uyanıp tekrar uyuyamama gibi sorunlarla karakterize edilen, uyku kalitesinin bozulmasıyla ilişkilendirilen bir durumdur. Uykusuzluk problemi, kişinin dinlenmemiş ve yorgun uyanmasına yol açarak günlük yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir.

 

1979 yılında yapılan bir çalışmada, toplumun yalnızca %5’inin hayatında hiç uyku problemi yaşamadığı tespit edilmiştir. Bu bulgu, uyku sorunlarının toplumda ne kadar yaygın olduğunu göstermektedir. Genel olarak birincil insomnia oranı %2 ila %5 arasında değişirken, tüm insomnialar göz önüne alındığında, toplumun yaklaşık %30’unun bu sorunla karşılaştığı saptanmıştır. Ayrıca uykusuzluğun tekrarlama ve kronikleşme riski yüksek olduğu için, erken müdahale edilmesi önemlidir.

 

İnsomnia (uykusuzluk) DSM-5 Tanı Kriterleri;

  1. Başlıca yakınma, aşağıdaki belirtilerden birinin (ya da daha çoğunun) eşlik ettiği, uykunun niceliği ya da niteliğiyle ilgili bir doyumsuzluk yakınmasıdır:

  2. Uykuyu başlatmada (uykuya dalmakta) güçlük.

  3. Uykuyu sürdürmekte güçlük, sık uyanmalarla ya da uyanmalardan sonra yeniden uyumakta sorun yaşıyor olmakta belirlidir.

  4. Sabah erken uyanma, uyandıktan sonra yeniden uyuyamama

  5. Uyku bozukluğu, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işe ilgili, okulla ilgili işlevsellik alanlarında, davranışsal olarak ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.

  6. Uyku bozukluğu haftada en az üç gece ortaya çıkar.

  7. Uyku bozukluğu en az üç aydır vardır.

  8. Uyku bozukluğu uyku uyumak için elverişli bir ortam olmasına karşın ortaya çıkmaktadır.

  9.  Uyku bozukluğu başka bir uyku-uyanıklık bozukluğu (örn. narkolepsi) ile daha iyi açıklanamaz.

  10. Uykusuzluk bir maddenin/ilacın fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.

  11. Eşzamanlı bulunan ruhsal hastalıklar ve sağlık durumları önde gelen uykusuzluk yakınmasını yeterince açıklayamaz 

 

 

Biyolojik ve Psikolojik Faktörler

 

Uyku-uyanıklık döngüsünü düzenleyen temel mekanizma biyolojik ritimdir. Biyolojik saat, çevresel faktörlerden etkilenerek uyku düzenini belirler. Stresin artması, hipotalamo-hipofiz-adrenal aksının (stres yanıtı ile ilgili bir sistem) aşırı çalışmasına neden olarak uykusuzluk gelişimini tetikleyebilir. Uyku yoksunluğu çalışmaları, uykusuz kalan bireylerde büyüme hormonlarının azaldığını, kortizol seviyelerinin arttığını göstermiştir.

 

Psikolojik faktörler de insomnia üzerinde önemli bir rol oynar. Uykuya dalma konusunda aşırı çaba sarf etmek, kişinin anksiyete yaşamasına ve uykusuzluk döngüsünün kronik hale gelmesine neden olabilir. Uykusuzluk yaşayan bireyler genellikle daha gergin, endişeli ve huzursuz hissettiklerini belirtmektedirler.

 

Sonuç olarak, insomnia hem biyolojik hem de psikolojik etmenlerden kaynaklanabilen, kronikleşme riski yüksek bir bozukluktur. Uyku hijyeni, stres yönetimi ve gerektiğinde profesyonel destek almak, insomnia ile başa çıkmada önemli yöntemler arasında yer almaktadır.

Yeşil Zemin

İletişim

- Adres

Suadiye Mah,Vapuryolu Sok.,No:2/1,
Tunç Apt. Kadıköy/İstanbul

- Telefon

Psikiyatrist Dr. Turan Çetin - 0530 500 97 40

Uzman Psikolog Beste Bektaş - 0534 260 23 25

bottom of page